
Efnan Atmaca – Kutuplaşmanın zirveye ulaştığı, kimsenin kimseyi dinlemeden peşin yargıyla davrandığı, ‘empati’nin sadece cümle içinde kullanıldığı bir devirde “Kahvaltıya Kalsana” ilaç gibi geliyor. Oyun, Ray Cooney ve Gene Stone’nin 1970 tarihli “Why not Stay for Breakfast?”ının bir uyarlaması. Çeviren, uyarlayan ve yöneten Ragıp Yavuz. Oyuncular ise Can Ertuğrul, Derya Çetinel, Kamer Karabektaş.
Çetinel’in canlandırdığı Nurettin günlük rutini şaşmadan ilerleyen, günümüz gençlerine göre ‘köhneleşmiş’ değerlere sıkı sıkıya bağlı, alışkanlıklarını değiştirmekten çekinen bir devlet memuru. Gençlerin deyimiyle bir ‘dinozor’. Aslında kendi de hayatının ne kadar sıkıcı olduğunun farkında ama saati saatine dizilmiş bu düzenin dışına çıkmak onun için çok fazla risk barındırıyor. Bir akşam üst katta birlikte yaşadığı erkek arkadaşından kaçan davetsiz misafir giriyor hayatına.
Öfke ve sükûnet
Burcu genç, öfkeli, her şeyi merak eden ama öğrendikleriyle bir senteze ulaşmaya hevesli olmayan, Nurettin’in tersine risk almayı düstur edinmiş bir kadın. Dahası hamile. Doğaları taban tabana zıt bu iki karakter inişli çıkışlı bir tanışmanın ardından Burcu’nun bebeğinin doğmasıyla birbirlerinin hayatına girmek zorunda kalıyorlar. Burcu’nun kalacak yeri yok, Nurettin’in de bir kadın ve bir bebeği ortada bırakmaya niyeti! Burcu’nun öfkesi, isyanı umutsuzluğa aslında. Kalıplara, kurallara, toplumun ikiyüzlü ahlak anlayışına… Nurettin de farklı değil ondan ama onun savunma mekanizması eskiye bağlı kalmak. Yaş aldıkça gelecekten ümidi kesen tüm insanlar gibi geçmişin koruyuculuğuna sığınıyor Nurettin de. Birbirlerini hiç anlamadıklarını sanıyorlar, yargılıyorlar hatta kızıyorlar ama aslında ellerinde sihirli bir güç var: Sevgi. Nurettin, Burcu’nun pervasızca kendini ifade etmesini seviyor. Burcu ise Nurettin’in sunduğu güveni. Ve elbette ikisi de bebeği! Burcu ile bebek Nurettin’in yalnızlığına ortak olurken Burcu da ikiyüzlü ilişkilerin ardından samimi, sıcak bir evde buluyor kendini. Yumuşak, şefkatli, umut veren bir oyun “Kahvaltıya Kalsana”. Sevginin, iyiliğin hâlâ ve her şeye rağmen var olduğunu, kim olursak olalım birbirimizi anlayabileceğimizi, yargılamadan dinlersek ortak bir paydada buluşabileceğimizi gösteren bir oyun. Hangi inançtan, sosyal kültürden gelirsek gelelim ne kadar zengin ya da fakir olalım; birbirimizi anlamak, birlikte yaşamak ve o yaşamı anlamlı, huzurlu kılmak için bir yol var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın yeni sezon oyunu “Kahvaltıya Kalsana” işte bu umudu yeşertiyor, yaşatıyor.
