Bir yıl boyunca tek lokma yemeden hayatta kaldı! 127 kiloyu eriten ölümcül deney

Esilay Kaya / Milliyet.com.tr – Yakın tarihin en sarsıcı vakalarından biri, kuşkusuz Angus Barbieri’nin akıl almaz zayıflama süreciydi. Tıp dünyasının sınırlarını sorgulatan bu hikaye, ‘İnsan bedeni gerçekten nereye kadar dayanabilir?’ sorusunu yeniden masaya yatırdı. 27 yaşındaki Barbieri’nin hayatı yıllar boyunca neredeyse tamamen yemek ekseninde dönmüştü. Tartının ibresi 200 kiloyu çoktan geride bırakmıştı; günlük yaşamını sürdürebilmek, basit bir adım atmak bile ağır bir yük haline gelmişti. Babasının ‘fish and chips’ (İngilizlerin meşhur kızarmış balık ve patates cipsi yemeği) restoranında çalışıyor, gününün büyük kısmını yiyeceklerin arasında geçiriyordu. Bu, zamanla kontrolden çıkan bir döngüye dönüştü. görükle escort

Angus’ın yıllar sonra söylediği gibi bu durum, sadece açlık meselesi değildi. Sorun, kendi sınırlarını çizmekte zorlanması, ne zaman duracağını bilememesi ve kendini frenleyememesiydi. İşte onu tarihe geçiren o beklenmedik yolculuk da tam bu noktada başladı.

Angus Barbieri doktorlara başvurduğunda ağırlığı yaklaşık 207 kilograma kadar yükselmişti. O yıllarda obeziteye yönelik tedavi seçenekleri bugünkü gibi çeşitli ve kurtarıcı değildi. Masaya sunulan yöntemlerin çoğu ya yüksek risk barındıran ameliyatlardan ya da kontrollü açlık programlarından geçiyordu. Ancak faydalı görünse de yapılan cerrahi işlemler işin sonunda bağırsak yapısını tamamen bozuyor, hastaların besin emilimini kalıcı olarak değiştirmeyi amaçlıyordu. Bu tedavi yöntemlerinde gerçekleştirilen ameliyatların ölüm oranı ise oldukça yüksekti. Tedavisi biten birçok hasta, aniden gelişen komplikasyonlar nedeniyle yıllar içinde yeniden bıçak altına yatmak zorunda kalmıştı. Bu tablo karşısında doktorlar, daha ‘temkinli’ görünen bir seçeneği sunmaya karar verdi.

AMELİYAT YERİNE AÇLIĞI SEÇTİ

Doktorların önerdiği yöntem, kısa süreli ve sıkı tıbbi gözlem altında yapılan bir çeşit açlık programıydı. Üstelik başlangıç planında birkaç haftayı geçmeyen, kontrollü ve geçici bir süreç olduğu ifade edilmişti ama işler düşünüldüğü gibi gitmedi. Angus, bu programın ilk günlerinden itibaren beklenenden daha farklı bir tablo çizdi. İlk olarak katı gıdalar hayatından tamamen çıkarıldı. Günlerini yalnızca kalorisi neredeyse sıfıra yakın içeceklerle geçirmeye başladı. Doktorlar ise bedenin tamamen çözülmesini önlemek için temel mineralleri titizlikle izleyerek ‘sodyum’ ve ‘potasyum’ gibi hayati değerleri dengede tutmaya çalışıyordu. Vitamin takviyelerini eksiksiz destekleyerek vücudun çöküşünün önüne geçilmeye çalışılıyordu. Buradaki asıl amaç, farklı bir kaynağa gerek kalmadan vücudun kendi yağ depolarını tüketmesini sağlamaktı. kent meydanı escort

İlk günler doktorların sandığından daha karmaşık geçmeye başlamıştı. Açlıktan çok, alışkanlıkların yarattığı boşluk hissi ağır basıyor, yemek saatleri geldiğinde Angus’un midesi değil zihni devreye giriyordu. Zaman ilerledikçe 27 yaşındaki bu gencin değişimi de gerçekleşmeye başladı. Kırkıncı gün yaklaşırken doktorlar süreci bitirmeyi planlıyordu fakat Angus bu karara karşı çıkarak yıllardır taşıdığı ağırlıklardan kurtulmak istediğini belirtti. Kilo verdikçe kendini hafiflemiş hisseden genç adam sürece devam etse de işler artık bir ‘tedavi programı’ sınırını aşmaya başlamıştı.

Angus’un programı sürdürme isteği doktorlar için endişe vericiydi. Geçmiş kayıtlar, uzun süreli açlığın karanlık örnekleriyle doluydu. Benzer denemelerde hayatını kaybeden insanlar, kalp yetmezliği geçirenler, bağırsakları iflas edenler, hatta sürecin sonunda yemek yemeye başlasa bile vücudu pes edenler olmuştu. Özellikle ‘yeniden beslenme sendromu’ adı verilen durum, açlıktan sonra gelen ilk lokmanın dahi ölümcül olabileceğini gösteriyordu. Ancak bütün bu risklere rağmen Angus kararından dönmedi. Hastaneden taburcu edildiği noktada düzenli kontrol şartıyla evine döndü. Bu süreçte genç adam, babasının dükkânına bir daha asla adım atmadı. Öyle ki, kızgın yağın kokusu, taze patatesler, balığın dumanı, hepsi bu süreci baltalayabilir ve Angus’un kilo verme isteğinin önüne geçebilirdi.

KORKUTAN SENARYO GERÇEKLEŞMEDİ

Aylar ilerledikçe genç adamın bedeni daha farklı sinyaller vermeye başladı. Bağırsak hareketleri neredeyse tamamen durdu. Bazı dönemlerde haftalarca tuvalete çıkmadı ve kan şekeri düşmeye devam etti. Genç adam 382 gün boyunca içecek olarak sadece kahve, çay ve köpüklü su içti. Doktorların en çok çekindiği tablo, organlarda çökme gerçekleşmesiydi. Ancak yine de bu durum yaşanmıyor, aksine böbrekleri çalışıyor, kalp düzenini koruyor ve elektrolit dengesinde bir problem görünmüyordu. Tüm detayların yanı sıra Angus’un yaşadığı bu süreç artık basın tarafından da biliniyordu. Gazeteciler, bir insanın aylarca yemek yemeden hayatta kalabildiğini yazıyor, dünyanın dört bir yanından doktorlar bu vakayı tartışıyordu. Bazıları ise bunun mümkün olmadığına inanıyor, gizlice beslendiğine dair söylentiler dolaşıyordu. Ancak Dundee Üniversitesi’ndeki doktorlar, süreci adım adım belgelemeyi hiç bırakmadı. bursa escort

TÜM DÜNYA BU SÜRECİ TAKİP ETTİ

Takvimler 11 Temmuz 1966’yı gösterdiğinde, Angus Barbieri bir yıl 17 gün boyunca hiç yemek yememişti. Tartı 82 kiloyu gösteriyordu. Yani Angus, yaklaşık 127 kilo vermişti. Sürecin sonlandığını herkese tebliğ edebilmek için o gün, basının önünde ilk kez yemek yedi. Bir dilim yağlı ekmek, bir haşlanmış yumurta ve bir fincan kahve tüketen genç adam, bir zamanlar zorla düğmelenen pantolonlarının içinde ayakta durabiliyordu. Fotoğrafları ise dünyanın dört bir yanındaki gazetelerde yayımlandı. Dundee Üniversitesi’ndeki doktorlar Angus Barbieri vakasını bilimsel rapora dönüştürerek ciddi bir organ yetmezliği saptanmadığını bildirdi. Ardından 1973’te yayımlanan çalışmada Angus’un kan değerleri, organ işlevleri ve metabolik değişimleri ayrıntısıyla kayıt altına alındı. Fakat olumlu verilere rağmen bu durum, yöntemin güvenli olduğu anlamına gelmiyordu.

Aynı yıllarda benzer açlık programlarını deneyen en az beş kişinin hayatını kaybetmiş olduğu da tıbbi literatürde yer alıyor. Kimisi kalp krizinden, kimisi bağırsak tıkanmasından, kimisi ise yeniden beslenme sürecinde hayatını kaybetti. 1971 yılında Guinness Rekorlar Kitabı’na ‘katı gıdasız yaşama’ rekoruyla giren Angus Barbieri bir istisnaydı. Daha sonra bu kategori, vakalarda yaşanan ölümler nedeniyle kaldırıldı. Yani Guinness’in artık bu tür rekorları onaylamadığını söylemek mümkün.

Bu zorlu sürecin ardından Angus hayatına geri döndü ve kilosunu büyük ölçüde sabit tutmaya devam etti. Evlenip çocuk sahibi olduktan sonra, 1990 yılında 51 yaşına geldiğinde hayata veda etti. Günümüzde uzmanlar, bu hikâyeyi kilo verme sürecine dair bir çeşit başarı öyküsü olarak anlatmak yerine tıbbın sınırlarını zorlayan tehlikeli bir deney olarak ele alıyor.

Author: Admin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir