
Metin Aktaşoğlu – Milliyet.com.tr – Teletabiler ya da özgün adıyla Teletubbies, yayınlandığı dönemde dünya çapında popüler kültür fenomenine dönüşmüş bir okul öncesi eğitim programıydı. Tinky Winky, Dipsy, Laa-Laa ve Po adlı karakterlere imza atarak onları televizyon dünyasına taşıyan dizinin ortak yaratıcı yapımcılarından Anne Wood, YouTube’daki çocuklara yönelik programların büyük bir çoğunluğunun “boş” olduğunu ve “çocukların hayal gücünü teşvik edecek hiçbir şey yapmadıklarını” söyleyerek ebeveynleri uyardı.
Wood, televizyondaki çocuk kanallarının uzun zamandır değerinin bilinmediğini öne sürerken “Çok büyük bir şey kaybediyoruz; kimse bunu göremiyor zira ‘önemli’ görülmüyor” diyerek endişelerini paylaştı. YouTube gibi platformların, eğitimli profesyoneller tarafından üretilen eserlerin “toplumsal sorumluluğunu” üstlerinden attığını ileri süren Wood, “İçerikler bir heyecan duygusu yaratıyor olabilir ancak bu his, çocukların çıkarları doğrultusunda sorumlu bir şekilde kullanılmıyor” dedi.
‘BİR SAKİNLEŞTİRİCİDEN İBARET’
Bu konuya dikkat çeken bir başka örnek de ödüllü çocuk kitapları yazarı, senarist Frank Cottrell-Boyce. Kısa bir süre önce Birleşik Krallık Parlamentosu’na konuya ilişkin bir önerge sunan Cottrell-Boyce, YouTube’da yayınlanan çocuklara yönelik birçok programın “bir sakinleştiriciden ibaret” olduğunu dile getirdi ve parlamenterleri algoritmik YouTube içerikleriyle çocukların adeta uyuşturulduğunu vurguladı.

Pek çok uzman bu çerçevede verdiği görüşte YouTube’da algoritmalara göre şekillenen çocuk içeriklerinde, televizyonda yayınlanan ve çocuklar için özel kurgulanmış programların özen gösterdiği nüanslara dikkat etmediklerini öne sürüyor. Peki ebeveynlerin zaman ve alan kazanabilmeleri için çocuğun “oyalanmasını” önceleyen içeriklerle gerçekten çocuğun gelişimine ve eğlenmesine odaklanan özel yaklaşımların arasında ne gibi bir fark var? Ebeveynler çocuklarına izletecekleri şeylerde nelere dikkat etmeli?
‘KAMU HİZMETİ’ MODELİ VE SUSAM SOKAĞI ÖRNEĞİ
Görüşüne başvurduğumuz Bilgi Üniversitesi Dijital Medya ve Çocuk Platformu Kurucusu Dr. Öğr. Üyesi Esra Ercan Bilgiç, öncelikle televizyon yayıncılığı mantığı ile YouTube yayıncılığı mantığı arasındaki farklara dikkat çekti. Meseleyi öncelikle tarihsel olarak ele alan Bilgiç, özellikle Birleşik Krallık ve Kıta Avrupasında 80’lerin sonuna kadar yaygın olarak benimsenen “kamu hizmeti” modeline vurgu yaptı.
“Bu modelde içerikler, çocukların gelişimine katkıda bulunacak şekilde, toplumsal sorumluluk anlayışları daha gelişmiş olan ekipler tarafından çoğu zaman uzman desteğiyle üretiliyor, denetleniyor ve editörlerin değerlendirmesinden geçerek yayınlanıyordu” diyen Bilgiç, “Bu anlayışın dünyadaki en bilinen örneği Susam Sokağı, başlı başına bir okul öncesi eğitim programı olarak kurgulanmıştı” hatırlatmasını yaptı. Bilgiç değişimi şöyle aktardı:
“90’larda kamu hizmeti yayıncılığından Amerikan tarzı ticari yayıncılık anlayışına geçildiğinde, çocuklara yönelik hazırlanan içeriklerde çocuk gelişimini destekleme anlayışının bir derece sürdüğüne, ancak sayıları giderek artan tematik çocuk kanallarının, büyüyen reklam pastasından daha fazla pay almak üzere içerik ürettiğine tanık olduk. Yine de yayıncılığı düzenleyen regülasyonlar burada belirleyici oluyordu; çocuklar için daha özenli programların hazırlanmasını destekleyen, kamu otoritelerinin etkili olabildiği bir ortam söz konusuydu. Oysa YouTube’un televizyonun yerine geçtiği günümüz dijital ortamında, özellikle bu kamusal sorumluluk anlayışının ve regülasyonların etkisinin tamamen kaybolduğunu görüyoruz.”
1958’den beri yayınlanan, dünyanın en uzun süredir devam eden çocuk televizyon programı Blue Peter‘ın 1997-2008 yılları arasında sunuculuğunu üstlenen ve BBC’nin yeni dizisi Dexter Proctor, 10-Year-Old Doctor‘da okul müdürü Bayan Saeed’i canlandıran oyuncu ve sunucu Konnie Huq çocuk televizyonu ortamının önemli ölçüde değiştiği fikrine katıldığını dile getirdi. “Aradığınızda gerçekten iyi eğitici şeyler bulabilirsiniz ancak bir çocuğa her öğünde şeker yiyebileceği söylenirse, her öğünde şeker yiyecektir” diyen Huq, “İnsanlar -yetişkin ya da çocuk olmaları fark etmez- biraz daha fazla iş gerektirebilecek ancak ertelenmiş tatmin ve uzun vadeli faydalar sağlayabilecek bir şey yerine anında tatmin ve dopamin salınımını tercih edecektir” tespitinde bulundu.

Bilgiç bu çerçevede, “Amaç artık algoritmaların öne çıkarabileceği, ilgi çekici görüntü ve sesleri yakalayıp bunların viral olmasını sağlamak” derken herkesin içerik üretebildiği bir ortamla karşı karşıya olduğumuzu vurguladı ve “Televizyon yayıncılığının ulusal olarak düzenlenmesi ve denetlenmesi ile internet içerikleri ve küresel teknoloji şirketlerinin çocukların karşısına çıkardıkları içeriklerin düzenlenmesi ve denetlenmesi arasında büyük farklar var” dedi.
‘EN ÖNEMLİ KONU İÇERİĞİN ODAKLANMA BECERİSİ VE DİL GELİŞİMİNE ETKİSİ’
Peki çocuklara özel içerik üretiminde benimsenmesi gereken yaklaşımlar neler? Dr. Öğr. Üyesi Esra Ercan Bilgiç, “Burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu, içeriğin çocuğun odaklanma becerisine ve dil gelişimine olan etkisi. Çocukların karşısına çoğu zaman başı sonu belli olmayan, belli bir mantık akışı içerisinde ilerlemeyen, kesik kesik cümle ve görüntüler çıkıyor. Oysa örneğin televizyon bir hikaye anlatıcısıdır ve hikaye dinlemek, izlemek hayal gücünü geliştirir, öğretici pek çok yönü vardır” yanıtını verirken şöyle devam etti:
“Örneğin belli bir hikayeyi anlatan bir filme uzun süre odaklanabilmek bile günümüz çocukları için neredeyse mümkün olamıyor. Ayrıca ‘oyalamak’ için sürekli akan kısa videoların karşısına bir çocuğu oturtmak; çocuğun dil gelişimine, dikkat ve odaklanma süresine şüphesiz olumsuz etki ediyor.”
London School of Economics bünyesindeki Çocukların Dijital Gelecekleri Merkezi‘nin başındaki Prof. Sonia Livingstone, çocukların eğitici, yaratıcı ve hayal gücünü zorlayan yüksek kaliteli içeriklerden faydalandığını gösteren kanıtlar olduğunu ancak “ebeveynlerin neyin değerli olduğunu nasıl ayırt edeceklerini her zaman bilemediklerini” söyledi ve YouTube’daki sorunun içerikten çok format olduğunun altını çizerek ticari amaçlı algoritmanın, çocuğun dikkatini doğal izleme süresinin ötesine çekip sürdürebileceğini ifade etti.
EBEVEYNLER NE İZLETECEKLERİNİ NASIL SEÇECEK?
Dr. Öğr. Üyesi Esra Ercan Bilgiç, ebeveynlere bu bağlamda tavsiyeler verirken “Burada dikkat edilmesi gereken esas nokta, öncelikle ebeveyn ve çocuk güvenlik ayarları yapılmış, internet güvenlik ayarları yapılmış cihazlardan, mümkünse güvenli platformlardan, yaşa ve ilgi alanına uygun içerik seçmek” şeklinde söze başladı. “Her şeyi önceden izlemek mümkün değil, yine de başı sonu belli olan hikayelerin anlatıldığı filmler, diziler tercih edilebilir. Bir de çocukların farklı yaş ve gelişim düzeylerini dikkate almak gerekir” diyen Bilgiç’in ebeveynlere asıl uyarısı ise şöyle:
“Bütün bunların da üstünde benim esas söylemek isteyeceğim şu olur; çocukların her yaşta ebeveynleriyle etkileşimli iletişime çok ihtiyaçları var. Çocuklarla birlikte, onlara sorular sorarak, onların eleştirel becerilerini geliştirmeye çalışarak, destekleyerek, onlarla konuşarak, birlikte yapılan bir aktivite olarak izlemek her zaman geliştirici olabilir.”
Son olarak çocuklara özel içerikler çerçevesinde YouTube’un neler yaptığına da değinmek gerek. YouTube’un ‘Yardım Merkezi’ sayfasında “Çocuk ve aile içerikleriyle ilgili en iyi uygulamalar” başlıklı birtakım ilkeler ve uyarılar bulunuyor. “Ara vermeden sürdürdüğümüz bu çalışmalar kapsamında, YouTube’un çocuklara ve ailelere yönelik içerikler üretenlere yol gösterecek bazı kalite ilkeleri geliştirdik. Söz konusu ilkeler, kapsamlı araştırmalar doğrultusunda çocuk gelişimi uzmanlarıyla birlikte hazırlanmıştır” ifadelerine yer verilen açıklamada “Yüksek kaliteli içerik ilkeleri” de paylaşılıyor.
YOUTUBE’UN ÇOCUKLARA ÖZEL KALİTELİ İÇERİK İLKELERİ
YouTube’un “yüksek kaliteli içerik” tanımı ise “Yüksek kaliteli içerikler yaşa uygun, faydalı, ilgi çekici ve ilham verici olmalıdır. Bu içerikler farklı formatlarda olabilir ve çeşitli konuları kapsayabilir” şeklinde. Platformun “kaliteli içeriğin teşvik etmesi gereken unsurlar” olarak belirlediği maddeler ise şöyle:
- Kendine ve başkalarına iyi davranma
- Öğrenme ve merak uyandırma
- Yaratıcılık, oyun ve hayal gücü
- Yaşam becerileri ve deneyimleri
- Dünyayı gösterme
YouTube’a göre ‘düşük kaliteli içerikler’ ise şu şekilde:
- Büyük ölçüde tanıtım amaçlı olan içerikler
- Olumsuz davranış ve tutumları teşvik eden içerikler
- Eğitici niteliğe sahipmiş gibi gösterilen içerikler
- Anlaşılması zor içerikler
- Sarsıcı veya yanıltıcı içerikler
- Çocukların sevdiği karakterlerin tuhaf şekilde kullanıldığı içerikler
Bunlara ek olarak YouTube, “kalitenin” kanal performansı üzerindeki etkisine, “Çocuk ve aile içerikleriyle ilgili kalite ilkeleri, kanalınızın performansını etkileyebilir. Yüksek kaliteli ‘çocuklara özel’ içerikler, önerilerde öne çıkarılır. Bu içerikler ayrıca hem YouTube Kids’e dahil edilme hem de kanal ve videodan para kazanma ile ilgili kararların verilmesinde etkili olur. Düşük kaliteli ‘çocuklara özel’ içeriklere odaklandığı tespit edilen kanalların YouTube İş Ortağı Programı üyelikleri askıya alınabilir. Bu kalite ilkelerini ihlal eden videolarda sınırlı sayıda reklam gösterilebilir veya hiç reklam gösterilmeyebilir” ifadeleriyle değiniyor.
